Atopik Dermatit (Egzama) Nedir?

  • Home
  • Atopik Dermatit (Egzama) Nedir?
Atopik Dermatit (Egzama) Nedir?
Atopik dermatit (AD), genetik olarak alerjiye yatkınlık zemininde alevlenmeler ve tekrarlar ile seyreden kronik enflamatuvar bir deri hastalığıdır. Temelde derinin bariyer fonksiyonu bozulmuştur. Atopik marş dediğimiz alerjik yürüyüşün besin alerjisi ile birlikte ilk basamağı olması nedeniyle sonraki alerjik hastalıkların habercisi kabul edilir. Sıklıkla çocuklarda görülen AD özellikle gece uykusunu, okul başarısını, sosyal aktiviteleri etkileyen şiddetli kaşıntı nedeniyle çocuk ve ailenin yaşam kalitesini bozan önemli bir sağlık sorunudur.

Deri, travma, ultraviyole, radyasyon, ısı, mikroorganizmalar, kimyasallar, alerjenler ve toksinler gibi dış etkenlerden vücudumuzu koruyan önemli bir immünolojik organdır. En dış katmanda bağışıklık sistemine ait elemanlar ve yararlı mikroplardan oluşan deri floramız bulunur. Atopik dermatitte bozulan deri bariyeri ile hastalar hem enfeksiyonlara açık hale gelir hem ciltlerinde sıvı ve nem kaybı yaşanır. Cildin kurumasıyla kaşıntı şikayeti başlar.
Yaşa göre vücutta tuttuğu bölgeler değişiklik gösterir. Yetişkinlerde ve ergenlik çağında olan çocuklarda daha çok eklemlerin iç yüzleri etkilenirken, bebeklik döneminde daha çok yüz ve eklemlerin daha çok dış yüzleri tutulur.
Çocukluk döneminde orta-ağır şiddette atopik dermatitin altında %40-50 oranında besin alerjisi yatmaktadır. Ancak ebeveynler, gıda alerjisi varlığı doğrulanmadan genel eliminasyon diyetlerinin tavsiye edilmediği ve zararlı olabileceği konusunda uyarılmalıdır. Kanıtlanmış besin alerjisi olan çocuklarda elbette tetikleyici gıdadan kaçınmak atakların sıkılığı ve şiddetini düşürmede önemlidir ancak tedavinin temelinin yine de iyi bir cilt bakımı olduğu unutulmamalıdır.

Atopik Dermatit Belirtileri

  • Kaşıntı
  • Tipik yüzey dağılım
    • Yetişkinlerde eklemlerin iç yüzü
    • Bebeklik döneminde yüz, kol ve bacakların dış yüzü
  • Kronik veya tekrarlayan dermatit (kızarıklık, üzerinde beyaz kabuklanma)
  • Kaşıntı izleri
  • Cilt kuruluğu

Atopik dermatit tanısı

AD’nin klinik özellikleri, şiddeti ve seyri kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Tanı, diğer birçok kronik hastalığın aksine, tanısal testlerin sonuçlarından ziyade klinik skorlara dayanır. Tanıda doktorun değerlendirmesi altın standart olarak kabul edilir. Atopik dermatit tanısı için çeşitli tanı kriterleri belirlenmiştir. ‘Hanifin Rajka kriterleri’ bu alanda en kabul gören kriterlerdir.  Bu kriterlere göre kişide kaşıntı olması, egzemanın kişinin yaşıyla uyumlu cilt alanlarını tutması, kronik ve tekrarlayıcı olması tanı için gereklidir. Ailede alerjik hastalık olması, kuru cilt ve kişinin alerji testlerinde saptanmış alerjileri tanıyı güçlendiren ek bulgulardır.
Kriterlerle tanı koyulduktan sonra altta yatan tetikleyici faktörleri belirlemek için çeşitli alerji testlerinden faydalanılır. Bu testler ciltten bakılan, deri prik testleri ve yama testleri ile kandan bakılan alerjenlere özgü spesifik IgE ve kapsamlı, detaylı alerjen alt grupları ölçümleri olabilir. Gıda alerjilerine bağlı AD, beş yaşın altındaki çocuklarda sıktır. Bu nedenle bu yaş grubunda tedaviye dirençli veya tedavi ile iyileşen ama sık tekrarlayan hastalarda alerji testleri önerilmektedir. Erişkinlerde ise tetikleyiciler gıdalardan ziyade daha çok kimyasal, kozmetik ve metal alerjileri olmaktadır. Tedaviye dirençli ve sık tekrarlayan erişkin hastalarda bu nedenlere yönelik testlere ağırlık verilir. Bununla birlikte hem erişkinlerde hem çocuklarda aslında solunum yolu alerjenleri olarak bilinen ev tozu, köpek ve kedi gibi hayvan epiteli ve tüyü, polen, küf mantarı alerjenleri de AD’in tetikleyicileri olabilir. Bu alerjenler de her yaş grubunda tetikleyici faktör olarak araştırılmalıdır.

Atopik dermatit şiddetinin belirlenmesi

AD şiddeti belirlenirken vücutta tuttuğu alanların genişliği, yaygınlığı ve tuttuğu bölgelerdeki yarattığı ciltteki değişikliklere göre ağırlığı belirlenir. Bunu belirlerken standart ölçekler belirlenmiştir. En yaygın kullanılan SCORAD ölçeğidir. Bu ölçeğe göre hastalar hafif-orta-ağır olarak sınıflandırılır. Egzama ne kadar fazla yüzey alanını tutuysa o oranda şiddet artar. Etkilenen vücut alanında ciltte kızarıklık, şişlik, sulanma, kabuklanma, kaşıntı izleri, kalınlaşma ve kuruma ne kadar şiddetliyse bu skorlama sisteminde alacağı puan da o oranda artar.
AD’in şiddetine göre yapılması gereken laboratuvar testlerine karar verilir. Hastaya özgü tedavi ve izlem planları oluşturulur. Bu nedenle ağırlığın doğru belirlenmesi önemlidir.

Atopik dermatitin Seyri

AD herhangi bir yaşta başlayabilir, ancak daha çok 3-6 aylık çocuklarda başlar, birçoğu çocukluk döneminde geriler, az bir hasta grubunda da erişkinlik dönemine kadar devam eder. İki yaşından küçük başlangıçlı AD olgularının yaklaşık %15’inin 7 yaşa kadar aralıklı şikayetlerinin olduğu, %20’sinde kalıcı bulgular geliştiği görülmektedir.
Erken başlayıp, erken iyileşen AD genellikle erkek cinsiyet ile ilişkilidir. Erken başlayan ama geç iyileşen ya da kalıcı olan tipte ise genellikle altta bir genetik mutasyon ve ailede alerjik hastalık öyküsü yoğundur. Daha sonra başlayıp iyileşen grupta ise astım hastalığı daha sık görülür.

Atopik dermatitte alerjilerin rolü nedir?

Atopik dermatitte alerjenler de egzamalar için tetikleyici olabilir.
Çevresel alerjenler – Ev tozu akarlarına, hayvan tüylerine, küflere ve polenlere karşı alerjisi olan kişilerde bu alerjenler atopik dermatitin alevlenmesine veya şiddetini arttırabilir. Çalışmalarda toz akarına ve kedi tüyüne karşı alerjinin derecesi ile atopik dermatitin şiddeti arasında doğrusal bir ilişki gösterilmiştir.
Gıda alerjenleri – Orta-ağır şiddette atopik dermatiti olan çocukların yaklaşık %40’ında altta yatan besin alerjisi bulunmaktadır. Ancak atopik dermatitin gıda alerjenleri tarafından alevlenmesi nadirdir. Atopik dermatitli çocukların yaklaşık yarısında kan ve deri alerji testlerinde özellikle inek sütü, yumurta, buğday ve yer fıstığına karşı alerji çıksa da bu gerçek bir besin alerjisi olmayabilir. Bu grup hastalarda diyet yapmak hastalığın şiddetini veya alevlenmelerin sıklığını düşürmeyecektir. Seçili hastalara diyet önermek gerekir. Atopik dermatiti olup alerji testlerinde pozitiflik saptanan hastalar mutlaka deneyimli çocuk alerji uzmanları tarafından değerlendirilmelidir. Atopik dermatitli yetişkinlerde gıda alerjisinin rolü hakkında çok az şey bilinmektedir, ancak atopik dermatitli ve huş ağacı alerjisi olan yetişkinler, huş ağacı poleni ile ilişkili gıdaları yedikleri takdirde kötüleşme yaşayabilirler.

Atopik dermatitte Tedavi

Deri bariyeri bozuk olması nedeniyle cildi tahriş edici maddeler (deterjanlar ve sürfaktanlar), kirleticiler, sert su gibi faktörlerden kaçınılması her hasta için gereklidir. Bariyer bozukluğu nedeniyle deride su ve nem kaybı artmış, enfeksiyonlara karşı salgılanan proteinlerin miktarı azalmıştır. Bu nedenle deriyi nemlendirmek, nemi deride tutmak ve enfeksiyonlardan korunmak tüm hastalarımız için ortak bir tedavi basamağıdır.
Egzamalar çıktıktan sonra antienflamatuar tedaviler uygulanmalıdır. Bu tedaviler lokal streoidli kremler ve kalsinörin inhibitörü kremlerdir. Tedavide önemli olan egzamanın tekrar çıkmasını önlemektir. Bu amaçla bu tedaviler koruyucu olarak da kullanılabilir. Bu tedavi yöntemine proaktif tedavi denilir.

Banyo sıklığı ne olmalıdır?

Yaygın olarak bilinenin aksine atopik dermatitli bebeklerin sık banyo yapması yasaklanmamalıdır. Özellikle çocuk ve yetişkinler günlük banyo yapmalıdır. Bebeklerde ise en az haftada 2-3 gün şampuanlı banyo, çok terleyen bir bebek ise de sadece su ile duş sıklığının arttırılması önerilir. Banyo sonrası hızlı ve etkili nemlendirme şarttır. Cilt üzerinde mikroplardan koruyan proteinlerin sayısı azaldığı için bu hastalar özellikle Staphylococcus aureus adlı bakteri enfeksiyonlarına daha yatkındır. Banyo sıklığı bu nedenle düşürülmemelidir.

Nemlendirici seçimi ve kullanımı nasıl olmalıdır?

Derinin su kaybının yerine konması tedavinin anahtar basamağıdır. Cildin nemli tutulması egzama şiddetini düşürür, alevlenme sıklığını ve kaşıntıyı azaltır, steroidli krem ihtiyacını düşürür. Nemlendirme iki aşamalıdır. Birincisi cilde kaybettiği nemi nemlendiricilerle vermek, ikincisi bu nemi emoliyenlerle cilde hapsetmek. Kullanılan ürünler atopik cilt yapısına uygun olmalıdır. Ne parfüm, kimyasallar gibi tahriş edici maddeler içermelidir ne de fazla bitkisel ürünler içerip hassas ciltte duyarlanmaya sebep olmalıdır. Çocuk alerji uzmanınız size en uygun ürünü seçmede rehber olacaktır. Kullanılan kremlerde glisiretinik asit, üre, gliserol gibi içeriklerinin faydalı olduğu gösterilmiştir. Seramid içermesinin eksikliği yerine koymadaki gücü net olarak gösterilememiştir.
Düşük su içeriğine sahip koyu kıvamlı kremler veya sıfır su içeriğine sahip merhemler (örn. vazelin), nemlendirme sonrası nemi cilde hapsetmek için tercih edilir. Ancak bazı hastalar ve aileler için yoğun yağlı his rahatsız edici olabilir. Emoliyenler, losyonlar veya yağlar (örneğin aspir, ayçiçeği veya hindistancevizi) bu hastalar için bir alternatif olabilir. Kokulu kremlerden veya potansiyel olarak duyarlanma yapabilecek maddelerden (örneğin, ylang-ylang ve çay ağacı yağı gibi bitkilerden elde edilen esansiyel yağlar) kaçınılmalıdır. Kullanılan ürünlerin içeriklerini okumak önemlidir. Her ne kadar üzerinde “parfümsüz”, “hipoalerjik”, “katkısız” gibi etiketler gerçeği yansıtmayabilir.

Atopik dermatit hastalarının alacağı önlemler nelerdir?

  • Haftada 2-3 kez banyo yapılmalıdır. Banyo suyu sıcaklığının sıcak olmamasına özen gösterilmelidir. Banyo süresi 5-10 dakikadan uzun olmamalıdır. Banyo sonrası cilt tahriş edilmeden kurutulmalıdır. Havluyu sürtmeden sadece cilde dokundurup çekme şeklinde yapılmalıdır. Hemen sonrasında size önerilen nemlendirici bol miktarda uygulanmalıdır.
  • Tırnaklar kısa, düz ve temiz tutulmalıdır.
  • Kaşıntı başladığında nemlendirici uygulanmalıdır. Aşırı sıcak veya nem, alerji, aşırı duygusal durumlar ve stres kaşıntı ve döküntüyü artırabilir.
  • Tahriş edici maddelerden (kimyasallar, çözücüler, sabun, deterjan, güzel kokular, cilt bakım ürünleri, bazı kumaşlar ve sigara) kaçınılmalıdır.
  • Yeni satın alınan tüm elbiseleri giymeden önce yıkanmalıdır.
  • Diğer kumaşlara nazaran daha az tahriş edici olan pamuk veya pamuk karışımlı elbiseler giyilmelidir. Dar ve sıkı kıyafetler tercih etmeyin. Giysilerin etiketleri kesilmelidir. Dikiş yerleri kaşıntı yapıyorsa, evdeyken giysileri tersyüz giyinin. Yün veya tahriş edici kumaşlardan sakının.
  • Çamaşır deterjanı olarak kokusuz ve boyasız deterjanlar kullanın. Yıkadığınız çamaşırlara çift durulama yapın.
  • Güneş yanmalarından kaçının. Yüksek faktörlü koruyucu güneş kremi kullanın.
  • Aşırı sıcak ve aşırı nemden kaynaklanan terleme cildi tahriş edebilir. Düşük nem ciltten su kaybına yol açar. Bu durum kuruluğa ve cilt tahrişine yol açar. Yaşadığınız ortamı rahat bir sıcaklık ve nem düzeyinde tutun.
  • Kaşınan veya tahriş olan cilt daha kolay bir şekilde iltihaplanır.
  • Artan kızarıklık, iltihap dolu şişlikler veya sızıntı, uçuk gibi cilt enfeksiyonu belirtileri gelişirse mutlaka doktora başvurun.

Leave a comment